Bayraktar TB3, dünyanın ilk SİHA gemisi olan TCG Anadolu’ya başarılı bir şekilde iniş ve kalkış yaparak Türk savunma sanayisinde ve dünya havacılık tarihinde önemli bir dönüm noktası oluşturdu.
Bu başarı, TB3’ü kısa pistli bir SİHA gemisine iniş kalkış yapma kapasitesine sahip ilk insansız hava aracı olarak tarihe geçirdi. Aylardır süren yüzlerce fiziki testin ve binlerce simülasyonun ardından gelen bu başarı, Bayraktar TB3’ün yüksek teknolojili ve esnek yapısının bir göstergesidir.
Kapsamlı testler süresince, TB3 farklı hava ve deniz koşullarında, gece ve gündüz şartlarında, çeşitli senaryolarda performansını kanıtladı. Bu süreç, araçların sadece teoride değil, pratikte de yüksek performans sergilediğini ortaya koydu. Baykar Savunma ve Selçuk Bayraktar, bu tarihi anları sosyal medya üzerinden paylaşarak, TB3’ün TCG Anadolu’ya iniş ve kalkış görüntülerini takipçilerine ulaştırdı.
Bayraktar TB3’ün TEİ tarafından geliştirilen milli motoru ise bir diğer başarı hikayesi olarak dikkat çekiyor
Bayraktar TB3’ün motoru olan TEI-PD170 turbodizel havacılık motorudur. TUSAŞ Motor Sanayisi A.Ş. (TEI) tarafından geliştirilen bu motor, 172 HP (±2) güç üretme kapasitesine sahiptir ve rakiplerine kıyasla üstün irtifa kabiliyetleri ile düşük yakıt tüketimi sunmaktadır. İki kademe seri turboşarj sistemine sahip olan TEI-PD170, JP-8 veya Jet-A1 yakıtlarıyla çalışabilmekte ve 162 kg kuru ağırlığı ile segmentinde öne çıkmaktadır. Bu motorun entegrasyonu, TB3’ün çeşitli operasyonel gereksinimlerini karşılayabilmesine olanak sağlamıştır.
Mavi Vatan için büyük bir güç çarpanı
Bu başarının Türkiye için stratejik önemi çok büyük. TB3’ün bu yeteneği, Türk Deniz Kuvvetleri’nin operasyonel kabiliyetlerini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda deniz platformlarında insansız hava araçlarının kullanımı konusunda dünyaya öncülük ediyor. Bu başarı, hem Türkiye’nin denizlerdeki caydırıcılığını hem de esnek operasyonel kapasitesini pekiştirdi. TCG Anadolu gibi çok amaçlı amfibi hücum gemilerinin artık SİHA’larla daha etkin görevler üstlenebileceği, bu durumun Türkiye’nin deniz kuvvetleri için yeni bir dönemin başlangıcı olduğu söylenebilir.
